Black Sabbath`in elemanları bir işçi sehri olan Aston (Birmingham, İngiltere) da birbirlerinden bir mil uzaklıkta yetiştiler ama çocukluk arkadaslıkları pek de dostça değildi.Genç John Michael (Ozzy Osbourne) (3 Aralık 1948) mahallenin kabadayısı Frank Anthony (Tony Iommi) (19 Şubat 1948) tarafından eziyet görüyordu. Öte yandan Terrance Geezer Butler (17 Temmuz 1949) ise gizem ve fanteziye kurulu bir dünyada yaşayan fazlasıyla asi bir serseriydi. Üclüde müziğe birbirlerinden habersiz başladılar ve farklı gruplarda çaldılar, ama çaldıkları gruplar çabucak sönüyordu. Sonunda kendilerini davulcu William Bill Ward ( 5 Mayıs 1948 ) la birlikte aynı grupta buldular. 1967 de `Polka Turk`u oluşturdular. (Vokalde Osborne ,Iommi gitarda, bassta Butler, davulda Wards , ritmik gitarda Jimmy Philips ve saksofonda Acker.) Philips ve Acker sonradan atıldılar. Ve dörtlü kendisini Earth |Blues Company| olarak adlandırdı. Bu adı daha sonra kısaltarak `Earth` yaptılar. Blues ve rock müziği yapan grup bir çok yerel klüpte çalmaya basladılar ve hatta kendilerine küçük bir izleyici kesimi edindiler. 1969 `da Iommi Jethro Tull ile birlikte çalmak için gruptan ayrılmasına rağmen birkaç ay sonra yeni bir fikirle eski grubuna geri döndü. İnsanların korkmak için korku filmlerine para verdiren fenomenden etkilenen Iommi korkunç müzik yapmaya karar verdi. Tarihin değişimi başlıyordu. Butler'in gizeme olan ilgisi ile gazlanan grup esrarlı ve düşündürücü sözleri olan şarkılar müziği insana korku veren şarkılar bestelemeye başladılar. Wicked World ve efsanevi şarkılarından biri olan Black Sabbath 'ıda içeren Black Sabbath albümünü 1930'ların Boris Karloff filmlerinden esinlenerek yine aynı isimle Black Sabbath olarak çıkarttılar. Sanırım kaderin tuhaf bir oyunu grubun gelişmekte olan kariyerini nerdeyse durduracak bir olay tam tersine çevirdi, grubu kendilerine özgün bir yere kavuşturdu. 1970 de daha kendi isimlerini taşıyan albümlerini çıkarmadan kısa bir süre önce Iommi bir iş kazası sonucu sağ elinin parmak uçlarını yitirdi. Solak gitarist hassas parmaklarıyla gitarin perdesine basmayı çok acı verici bulduğundan geçiçi olarak plastik parmaklık takmaya basladı , ayrıca daha alcak bir ses tonu vermek ve daha kolay çalmak için gitarin akordunu değiştirdi. Sonuç şarkılarının sözlerini yakalayan kasvetli, blues esintili temalarla birleşen derin, çamurlu ve boğuk bir sesti. Çoğunluğu Butler tarafından bestelenen şarkılar kötülük, şeytan, büyücülük ve savaş temalarına dayanıyordu. Black Sabbath 1970 de piyasaya çıktı ve İngiliz listelerinde 13. sıraya girdi. Arkasından 1971 de bunu gercek bir Heavy Metal albümü olan Paranoid izledi. Bu albümde Osbourne`un feryat eden vokellerinin dehşetli karışımı Iommi'nin akıcı, sürükleyici gitar rifleri Butler'ın gümbürdeyen bası ve Ward'ın coşkulu davulu albümü büyük bir ticari başarıya ulaştırırken War Pigs, Paranoid ve 99'da Grammy de "Best Metal Perfermance" alan Iron Man gibi heavy metal klasiklerini çıkarttılar. Paranoid isimli şarkı aslında Iommy'nin albümün sonunda kalan boşluğu kapatmak için aklındakı bir melodiyi diğer elemanlara söylemesiyle ortaya çıkmıştı.Parçaları gönderdikleri plak şirketi Paranoid'i o kadar beğendiki gruba bile haber vermeden albümün ismini Paranoid olarak değiştirdi. Paranoid İngiltere listelerinde 1 numara olurken, Amerika listelerinde 8 numaraya kadar çıktı. Takribi 1 sene listelerde yer alan albümle grup hem Atlantik'in iki yakasında mükemmel ve ateşli bir hayran kitlesi kazandı hemde platin plak aldı. Grubun şeytani armonik sesleri ve yaşam tarzları başta bahsettiğimiz tutucu organizasyonlar ve de aile grupları tarafından nefretle izlenmeleri sonucunu doğurdu. Bugüne kadar tüm üyelerinin çoğunluğunun sadık katolikler olmasına rağmen şeytanın kilisesi (Church of Satan) Black Sabbath'ın müziğini kucakladı ve grup üyeleri kendi baglı oldukları kilise tarafından şeytana tapmakla suçlandı. Alkol ve uyuşturucuya dayalı çılgın yaşantıları haklarındakı söylentileri iyice arttırdı ve grup dünyadaki milyonlarca anne ve babanın korkulu rüyasi oldu. Daha sonra aynı yıl Sweet Leaf adli haşhaş taraftarı Into The Void ve Children Of The Grave destanlarından oluşan Master of Reality adlı albumu 1971'in Ağustosunda çıkardılar. Master Of Reality Amerikan listelerinde ilk ona girdi ve neredeyse bir sene bestseller olarak kalmayı basardı. `Volume 4` 1972'de yayınlandı. Los Angeles'taki Record Plant'ta kaydedilen albümdeki şarkı sözleri haşhaşin faziletlerini sürmekten kokainin yol açtığı deliliği anlatmaya dönüştü. Aslında bu grubun bir bakımada kendini anlatmasıydı. Bu albümde Supernaut ve Under The Sun gibi orjinal ötesi, güçlü sözlü şarkılara extra olarak melodik yönü ağır basan ve grubun müziksel simgelerinden biri haline gelen Laguna Sunrise ve Cornucopia enstrümentalleri yer alıyordu. Heavy Metal'in onaylı klasiklerinden birisi 1973'de yayınlanan Sabbath Bloody Sabbath, Killing Yourself To Live , Looking For Today ve en son Metallica tarafından coverlanan Sabbra Cadabra gibi tamamen aşmış şarkıları ile Sabbath'ın artık bir firma olduğunun kanıtı olup grup tarihinin zirve noktalarından biridir. Ancak şunu da söyleyebiliriz, bu Sabbath'ın son orjinal albümü ve son klasiğidir. 1975'deki Sabotage yarı istekli bir çaba olmasına rağmen grubun düzenleyiciliği , söz yazarlığındaki ustalıklarını ve yapımcılığını bir kez daha tüm dünyaya gösterdi. Synthesizers dünyasına talihsiz bir elektronik seyahatti, Techical Ecstasy( 1976) ve grubunda çöküş dönemiydi. Bir yandan grup üyelerinin kişisel yasantıları kontrolden çıkarken diğer taraftan iç gerginlik 8. albümü yazarken dayanılmaz bir hale gelmisşti. 1977'de Ozzy gruptan ayrıldı ve yerine eski Savoy Brown şarkıcısı Dane Walker getirildi. Never Say Die (1978) şarkısından kısa bir sure önce Ozzy gruba geri döndü ve bir sene sonra grubu temelli terk ederek 80 ve 90'larda basarılı bir şekilde tek başına kariyerini sürdürdü. (Kim ne derse desin harika bir solo kariyeri vardır.) Black Sabbath'ın geleceği pekte pembe gözükmüyordu. Eski Rainbow'un solisti Ronni James Dio'yu alan grup 80'lere Heaven and Hell ile ümit verici başladı. Ama Dio'nun 1982'de ayrılmasıyla vokalist pozisyonu bir döner kapıya benzemeye başladı. (eski Deep Purple Ian Gillan, Glenn Hughes ve Tony Martin) 1986'da Butler ve Ward dahi Black Sabbath terk etmişti. Sadece tek orjinal üye kalan lommi 1990'lara kadar albüm çıkarmaya devam etti. 1997'de Osborne, lommi ve Butler Ozzy nin Ozzfest Summer Fest turunda davulda Faith No More dan Mike Bordin'le tekrar sahnedeydiler. 4 Aralık 1997'de Ward Birmingham'daki NEC Konser Salonunda onlara katıldı. (1985'deki Live Aid de bir defalık şov ve 1992'deki kısa bir araya geliş sayılmazsa) bu 20 yıldan beri ilk kez orjinal Black Sabbath tarafından yapılan gercek bir şovdu. Bu şovda önemli noktalardan biriside Sabbath'in ilk günkü gibi heyecan ve istekle çalmasının yanısıra Iommy'nin gözlerindeki gurur parıltısıydi. Şov sonunda yıkılmamış bir komutan edasıyla Iommy, davulunun önünde eğilen Wards ve Ward'in elini öpen bir Ozzy dikkatlerden kaçmıcaktı. Şovdan seçilen ve canlı parçalardan oluşan album 1998'de piyasaya çıkarıldı (Reunion) ve bunu Dünya çapında hâlâ devam etmekte olan bir tur izledi. Grubun Reunion'da yer alan ve bonus olarak düşünülmüş Psycho Man artık ellili yaşlarını aşmış bu dinazorlarin son hitleri idi. Black Sabbath günümüzde hâlâ yaşanan geri kafalılığa bundan tam 30 yıl öncesinden seslenmiş bir gruptur. Şarki sözleri aşktan sevgiden bahsetmeyebilir, kabul belki çok agresiftirler ama onların çocuklukları, yaşamları, hayatın bu agresifliği içinde geçmiştir. Ozzy 8 kardesiyle aynı odada yaşayan, çocukluğunu aynı pantalonla tamamlamış okula gitmesi gereken yaşta Birmigham'in demir madenlerinde, şehir mezbahasında çalışmıştır. Onların hiç bir zaman konserlerinde civcivleri ezdikleri, inekleri patlattıkları görülmemiştir. Bu konuda kayda geçen tek olay Ozzy'nin bir turne dönüşü sabah öten bir horozu tekmelemesi ve bir konserde sahneye atılan bir yarasayı Ozzy'nin oyuncak zannedip ısırmasından ibarettir.
Büyük ihtimalle bundan sonra ne Iommy'nin insani çığrından çıkaran nağmelerini ne Ozzy'nin acılı haykırışını ne de Butler ile Ward'un patlayıcı ritm kesintilerini dinleyemeyeceğiz. Onlar Birmigham'ın işçi sınıfı ailelerinin Atlantik'in her iki yakasında isimleri bilinen gururları, Onlar müzik tarihinin kendinden sonrakilere en fazla ilham veren idolleri.