Uzun yolculuğuna İngiltere Manchester'dan başlayan Oasis 1994 yılında düzensiz aralıklarla çıkardıkları çok beğenilen 45'liklerin yardımı ve basının giderek artan ilgisiyle bir anda kendisini büyük kitlelere tanıtma şansını buldu.
Gazete ve dergilerde Happy Mondays topluluğunun ardılları sıfatıyla kendilerine yer bulan Oasis, onlara yakın bir müzik çizgisi takip ediyordu. Topluluk Gallagher kardeşlerin ekseninde kurulmuştu. Mikrofonda Liam John ve gitarda Noel Thomas. Taşrada yaşayan bir İrlandalı Katolik aile tarafından yetiştirildiler. Küçük kardeşi henüz okuyorken Noel, babasının kendisine on bir yaşındayken aldığı gitarla punk müziği keşfetti. Birçok arkadaşı gibi o da okuldan kaçtı, hırsızlık yaptı, bali çekti. Bir dükkan soygununun getirdiği altı aylık bir gözaltından sonra 13 yaşında çalgısını daha ciddiye almaya başladı. Smiths'ten Johnny Marr'ı kendine örnek alıyordu.
Liam ise 1989'da abisi onu Inspiral Carpets konserine götürene kadar müzikle pek ilgilenmiyordu. Daha sonraları Noel topluluktan Clint Boon ile tanıştı, ardından bir gitar teknisyeni olarak onlarla dünyayı dolaştı. 1991'de evini telefonla aradığında annesinden Liam'ın bir müzik grubu ile çalıştığını öğrendi. Toplulukta seslendirmeyi üstlenen Liam ile tanışmadan önce Paul Arthurs, Tony McCarroll ve Paul McGuigan Rain adı altında birlikte çalışıyorlardı. İsimlerini değiştirdiler: Artık onlar Oasis idi. 1992 yılında Manchester'da bir şenlikte onları sahnede dinleyen Noel onların gitaristi olmak için ilk adımı atmış oldu. Bir yandan da yavaş yavaş ünü artan Inspiral Carpets topluluğunun satış işlerinde çalışıyordu. Creation Records şirketini onlarla anlaşma götüren küçük olay rock müzik tarihine geçebilecek cinstendi. 1993 Mayısında arabayla Glasgow'a, prova stüdyolarına gittiklerinde faturayı ödeyemeyeceklerini bildiklerinden beş şarkı çalabildiler. Yine de bu tesadüfen orada bulunan şirket yöneticisi Alan McGee'nin onlara anlaşma önermesine yetti. Ancak anlarşmayı imzalamadan önce aylarca beklediler. Bu süre içerisinde topluluğun kayıtlarının bir kopyası Johnny Marr'ın eline geçmişti. Onun aracılığıyla daha büyük plak şirketlerinin de istedikleri bir topluluk oldular. Kısa sürede bir çok teklif alan topluluk ilk göz ağrıları Creation'a olan sadakatları üstün geldi ve imza 1993'te atıldı.
İki ay sonra da deneme kayıtlarından aynen alınan ilk bant ellerde dolaşmaya başladı. BBC Radyosu ilk kez resmen piyasaya çıkmayan böyle bir eseri dinleyenlerine ulaştırdı. Ertesi sene epey zor başladı. Üzerlerinde büyük bir yük vardı. Topluluk, yakışıksız davranışları nedeniyle müzik basınının hedefi olmuştu. Alkol ve uyuşturucunun kontrol altına alınamaması nedeniyle bir çok dinleti iptal edildi. Gallagher kardeşler arasındaki bitmeyen atışmalar yüzünden topluluk büyük kayıplara uğradı. "Supersonic" Birleşik Krallık İlk 40 listesine girmeyi başaran bir çalışma oldu. New Seekers'ın "I'd Like To Teach The World To Sing" çalışmasını andıran "Shakermaker" ise iki ay sonra hak ettiği 11 numaraya kadar çıkmayı başardı. Glastonbury Festivali ve New York Yeni Müzik Şenliği sıradaydı. Buram buram müzikseverlerin hasret kaldığı Beatles kokan "Live Forever" kapağında John Lennon'ın çocukluğunun geçtiği evin resmiyle İlk 10'a girdi.
Artık ilk albüme gösterilecek ilgiden emin olabilirlerdi. Oldukça pahalıya mal olan ilk albüm çalışmaları "Definitely Maybe" Birleşik Krallık listelerine bir numaradan girdi. Aralık ayında "Whatever"ı çıkardılar; bu, müzik yolculuğuna çıkalı sadece sekiz ay olan bir topluluk için olağanüstü bir çalışma olmuştu. Amerika çıkarmaları ise 1995 yılıyla birlikte başladı. Birkaç küçük konserin ardından kısa zamanda ABD İlk 50'sinde dolaşmaya başladılar.
Aynı yılın ortalarına doğru davulcu McCarroll hiç bir tatsızlık yaşamadan ve yaşatmadan topluluktan ayrıldı. Alan White ile ikinci albümlerinin çalışmalarında ısınan Oasis'in dört gözle beklenen "(What's The Story) Morning Glory?" çalışması da müzik adına zengin ve beklenilen kalitedeydi. Gallagher'lerin Beatles-vari melodileri dilden dile dolaşıyordu. "Wonderwall" sadeliğinden "Don'tLook Back In Anger" ve "Morning Glory" koyu ve kaba seslerine kadar... "Roll With It" ve yaz aylarında listelerin zirvesine çıkan "Some Might Say" ile de bu cevherden faydalanmayı bildiler. "Roll With It" ve "Wonderwall" aynı zamanda listelerde iki numaralı en iyi şarkı oldular. "Don't Look Back In Anger" ise zirveye çıkan bir başka çalışma oldu. "(What's The Story) Morning Glory?" pop çağının en iyi albümlerinden biri olduğuna kimse itiraz etmiyordu. En çok satanlar listesinin de gediklisi Oasis basın-yayının özlenen dörtlüye gösterdiği ilgiyi görüyordu.
Gösterilen dev ilginin bir sonucu olarak kardeşlerin değişken ilişkisi ve özel yaşamları didik didik ediliyordu. Cinsel hayatları, madde bağımlılıkları, yumruk yumruğa kavgaları; hepsi en ufak ayrıntıya kadar inceleniyor, bilinmeyen hiçbir şey bırakılmamasına özen gösteriliyordu. Alışılmadık davranışları hem çekici hem de iğrenç olarak tanımlanıyordu. Topluluğun ayrılacağına dair dedikodular dokuzuncu Amerika yolculukları sırasında geldi. Yine bir kavgalarının ardından Noel İngiltere'ye döndü. Amerika turnesi iptal edildi. Ardından gelen basın bildirisi turne olmayacak gibiyse de topluluğun dağılmayacağını söylüyordu. Yine de ödüllerin ardı arkası kesilmiyordu. Çok az sayıda genç topluluğun böyle kısa sürede böyle kaliteli müzik ile başarıyı yakaladığı belirtiliyor, Beatles dışında hiçbiriyie basın-yayının bu kadar ilgilenmediği hatırlatılıyordu. Büyük bir iştahla beklenen üçüncü albümleri liste birincisi bir 45'likle tüm dünyaya tanıtıldı: "D'You Know What I Mean?". "Be Here Now" adını Lennon'ın rock müziğin geçici coşkusuna dair bir soruya verdiği yanıttan alıyordu. Albümde de bu hissediliyordu; yine basın-yayına göre 1967'den beri hiçbir çalışma böylesine büyük bir merakla beklenmemişti. 800.000 adet satış yapılan ilk 24 saat içinde BK'de kasetçilerin, plakçıların kapıları önünde uzun kuyruklar oluştu. Eskisinden daha sert, tavırlı bir müzik ortaya konmuştu. Liam'ın sesini bastıran güçlü gitar seslerinin getirdiği yenilik iyi karşılanmıştı. İlham perisi hala Beatles idi ama bu çerçevenin dışına çıkan parçalar da vardı. "Stand By Me" Noel Gallagher'in en iyi işlerinden biriydi. "Hey Jude"-vari yazılmış "All Around The World" ise canlı sunumların vazgeçilmezi oldu.
Gallagher kardeşlerin başları beladan bir türlü kurtulamıyordu. Avustralya'da bir hayrana saldırdığı için suçlu bulunan Liam daha sonra beraaat ediyordu. Oasis'in en sevilen gizli kalmış kayıtlarının, "Acquiesce" ve "Stay Young" parçalarını da içeren bir toplaması 1998'de piyasadaydı. Mart geldiğinde bir süredir elinden alındığını düşündüğü haklarının peşinde koşan davulun eski sahibi McCarroll, topluluğu yaklaşık 550.000 Sterlinlik bir tutar için mahkemeye verdi. Arthurs ve McGuigan Ağustos'ta ayrıldığında zorlu bir yılın sonuna yaklaşılıyordu. Oasis'in yeni üyeleri Gem ve Andy Bell oldular...
2000'in başlarında dördüncü albümleri "Standing On The Shoulder Of Giants"i gittikçe zayıflayan Creation şirketi yerine kendi kurdukları Big Brother şirketinden çıkaracaklarını açıkladılar. Şubatta liste birincisi 45'likleri "Go Let It Out" parçasının çıkmasına rağmen, ardından gelen albüm sayıları her geçen gün artan ve topluluğun bir daha hiç bir zaman 90'lardaki o sihirli altın çağlarına kavuşamayacaklarını savunan kuşkucu yaklaşımların önünü kesmeye yetmedi. Albümün çıkışının ardından kardeşler manşetleri meşgul etmeye devam ettiler. Haberlerin çoğu onların evlilik sorunları ve Noel'in toplulukla birlikte çalışmaya devam etmesi konusundaki tereddütleri ile ilgiliydi. Noel en sonunda kendi plak şirketini de kurdu: Sour Mash.
Oasis özlediği listelere 2002 Nisanında "The Hindu Times" ile, üstelik birincilikle döndü. "Heathen Chemistry" albümüyle Beatles'ın bıraktığı mirasa artık biraz daha az kulak asmak ve onlardan daha az esinlenmek istediklerini gösterdiler