U2’nun hikayesi; 1976 yılında Dublin’deki “Mount Temple School”da öğrenci olan 14 yaşındaki Larry Mullen, Jr’ın okulun panosuna grubu için müzisyenler aradığına dair duyuruyu asmasıyla başladı diyebiliriz. Aynı gün Mullen’in evinde toplanan 5 kişi; Mullen (bateri), Adam Clayton (bas), Bono Vox yani kısaca Bono (vokal) takma ismine sahip olan Paul Hewsen ve daha sonra The Edge takma adını alacak Dave Evans (gitar, piyano); birlikte Feedback adlı grubu oluşturdular. Dave’in erkek kardeşi Dick’de kısa bir süre Feedback’de gitar çaldı.
Feedback kısa bir sure sonra adını The Hype olarak değiştirip haftasonları ve okuldan sonra provalara başladı. 18 ay süren çalışmalardan sonra 1978 yılının Ağustos’unda grup ilk kez İrlanda’da Limerick’de konser verdi. CBS Records’tan Jackie Hayden’ın başkanlığını yaptığı bu yarışmada ödül kazanan grup böylece ilk demolarını çıkartabilmeleri için gereken yeterli stüdyo süresini de elde etmiş oldu. Kısa bir süre sonra adlarını U2 olarak değiştiren grup; Dublin’de yaşayan bir iş adamı olan Paul McGuinness’le de grubun menajeri olması için anlaştı.
Bir sonraki yılsa grup, ilk single’ları ‘U2:3’ü piyasaya sürdü. 1980 yılının Ocak ayında, İrlanda’nın önde gelen rock magazinlerinden biri olan Hot Press’in okuyucaları arasında yaptığı oylamada U2, en iyi beş grubun içine girdi. 1980 yılının Mart’ında ise U2; Island Records’la anlaşma imzaladı ve bir ay sonrada single’ları ‘11 O’clock Tick Tock’u piyasaya sürdü.
1980 yılının Ağustos ayında U2 ilk albümleri için Steve Lillywhite’la çalışmaya başladı. Aynı ay grubun bir sonraki single’ı ‘A Day Without Me’ piyasaya çıktı. Ekim ayında ise grup, ilk Avrupa turnesine hazırdı. Aynı ay; ‘I Will Follow’ single’ıyla birlikte “Boy” albümü piyasaya çıktı.
1980 yılının Kasım ayı boyunca U2, Amerika’da konserler verdi. 1981 yılının Ocak ayında Dublin’e geri dönen grup üyeleri, Hot Press okuyucuları tarafından yapılan oylamalar sonucu 9 birinciliğin sahibi oldu. Bir ay sonra, biletleri günler önce bitmiş olan ve, 700 kişinin içeriye giremediği, 3000 kişilik kapasitesi olan Lyceum Balo Salonu’nda, grubun İngiltere turnesinin finali gerçekleşti. U2 bundan sonra ki 3 ayı Amerika da konserler vererek geçirdi.
1981 yılının Haziran ayında, U2’nun, Amerika Turnesi sırasında buldukları bir arada; Compass Point Stüdyoları’nda kaydettikleri ikinci albümleri “October” dan çıkan ilk single ‘Fire’ piyasaya sürüldü. “October” İngiltere albümler listesine yayınlandığı günden bir hafta sonra 11 numaradan giriş yaptı. Albümden çıkan ikinci single ‘Gloria’da İngiltere Listeleri’ne girmeyi başardı. Albüm, Avrupa ve Amerika’yı kapsayan ve 5000 kişilik salona sahip olan Dublin’deki RDS’de sona eren bir turneyle tanıtıldı.
1983 yılının Mart’ında piyasaya çıkan “War” grubun müzikal hayatında bir dönüm noktasını oluşturuyordu. Albümden çıkan single ‘New Year’s Day’ İngiltere listelerine ilk ondan girmeyi başarırken albüm listelere bir numaradan giriş yaptı. “War”, Amerika’da ise 10 numaradan listelere giriş yaptı.
Bu albümde yer alan diğer singlelardan bazıları ise Martin Luther King, Jr. için yazılan ‘In The Name Of Love’ ve Bono’nun Dublin’de yaşayan ve uyuşturucudan kurtulmaya çalışan arkadaşları için bestelediği ‘Bad’di.
Amerika Turnesi sırasında Red Rocks Amphitheater’da kaydedilen “Under a Blood Red Sky” U2’nun canlı performans kayıtlarının bulunduğu ilk albüm oldu. 1983 yılının Kasım ayında piyasaya çıkan albüm; İngiltere listelerinde bir numaraya kadar yükselirken 1984 yılının Ocak ayında da platin ödül sahibi oldu. 1983 yılındaysa, Rooling Stone dergisinin editörleri U2’yu “Yılın Grubu” seçti.
1983 yılının Aralık ayında U2, ilk kez düzenledikleri Japonya Turnesi’ne katıldı. Burada, Hiroşima ve Nagazaki’de bombalanan bölgelerin resimlerinin sergilendiği “Unforgettable Fire”ı ziyaret eden grup, bir sonraki albümlerinin de temellerini böylece atmış oldu.
U2, 1984 yılının Mayıs’ında dördüncü stüdyo albümlerinin “The Unforgettable Fire”ın çalışmalarına, prodüktörler; Brian Eno ve Daniel Lanois’le birlikte Dublin’in dışında bulunan Slane Castle’da başladı.
Albüm Ekim ayında piyasaya çıktı ve İngiltere listelerine bir numaradan giriş yaptı. Grup 1984 ve 1985 yıllarında Londra’daki Wembley Arena’da, New York’taki Madison Square’de ve Dublin’deki Croke Park’ta konserler verdi.
1988 yılının baharında grup “Yılın Albümü” ve “En İyi Rock Performansı” olmak üzere iki Grammy Ödülü’nün sahibi oldu. Bir sonraki yılın Ekim ayında, U2 prodüktörlüğünü Jimmy Iovine’in yaptığı “Rattle and Hum” adındaki double albümü piyasaya sürdü. Bu albüm gruba bu defa “En iyi Rock Performansı” ve “En iyi Video” ödülleri olmak üzere yine iki Grammy Ödülü kazandırdı.
1991 yılında piyasaya sürdükleri “Achtung Baby”de U2, tekrar prodüktörler Brian Eno ve Daniel Lanois’le birlikte çalıştı. Albüm; Berlin ve Dublin gibi farklı şehirlerde kaydedildi. Albümden çıkan bazı hit single’lar ise ‘One’, ‘Even Better Than The Real Thing’ ve ‘Mysterious Ways’di. 1992 yılının başlarında U2, “Zoo Tv” adında bir turne hazırladı. Bu turneyi 10 parçadan oluşan albüm “Zooropa” izledi.
U2, müzik dünyasına 1997 yılında elektronik bir temele oturtulmuş album “Pop”la geri döndü.
Bu albümden çıkan single’lar ‘Staring at the Sun’ ve ‘Discotheque’ grubun başarısını bir kez daha ispatlarken; U2, albüm tanıtımı için o güne kadar hazırlanan en pahalı sahne şovunu hazırladı.
3 yıl aradan sonra, 2000 yılının Ekim ayında; U2, son albümünü piyasaya çıkardı “All That You Can’t Leave Behind”. Albümden çıkan ilk single ise ‘Beautiful Day’ aynı yılın yazında single’ı destekleyen bir video kliple piyasaya sürüldü. Bu single'ın ardından ise "Stuck In a Moment You Can't Get Out Of" ve son olarak aynı zamanda Tomb Raider filminin soundtrack'inde de yer alan "Elevation" piyasaya çıktı.